İŞKENCE METODLARI

Avrupa Birliği Uyum Yasaları esasınca artık işkence yapmamamız gerekiyor, yapacaksak, uygun formları doldurmamız ve bunu ISO 2002 kapsamında alınmış eğitimli personel tarafından uygulatmamız gerekiyor.
Tabi bu bizim için zor bir şey oldu, benim için kokoreç yemek bir tür işkence olduğu için, işkence yapmamak da kokoreç yeme hakkımın elimden alınması gibi bir tür durum yarattı. Bu durumu anlamak ise okuyanlar için bir tür işkence yarattı…
Bu yazı bize neyi anlatıyor, demek ki ille de alıp birilerini dövmemiz, elektrik vermemiz, camdan aşağı atmamız gerekmiyor. Bu yeni durum ile ilgili olarak önerilerimi sizlerle paylaşmaya karar verdim. Nitekim, herkesin bilmek istediği bir bilgi, öğrenmek istediği bağlantılar ve bunun sonucunda konuşmak istemeyen birileri olabilir…Ya da birileri sadece birilerine ızdırap çektirmek isteyebilir. İnsan Haklarının, demokrasinin ve eşitliğin bu denli önemli olduğu günümüzde, elinizden işkence yapma hakkı alınınca ötekileşmiş hissetmeyin diye, işte AB yasalarına tam uyumlu öneriler:
1. Kışın yapılacak şehirlerarası otobüs yolculuğu:
Kışın, doğal olarak yün kazak ve hatta mümkünse içine yün fanila ve yün çorap giymiş kişiyi Van’dan İstanbul’a gönderiyoruz. Tabi ki otobüsün iç sıcaklığı -20’ye tezat oluşturacak şekilde +40 düzeyine ayarlanmış. Otobüsün içi, pencere açıldığı zaman doğacak ceryandan hasar görecek 60 yaş üstü bayan dolu. Hepsinin ortalama 4 torunu ve torun başına 1000 fotoğrafı var. Otobüse binildiği an sohbete başlayacak şekilde programlanmışlar ve üşüdükleri için de mutlaka yün hırka giyiyorlar, yaydıkları ısı 50 derece civarı. Otobüste içi geçtikçe anons yapılıyor ve teyze dürtükleyerek konuşmaya devam ediyor. Kişinin içi sıcaktan bayılıyor, böğrüne doğru katme katmer sıcak hava geliyor, bayılmak üzereyken servis başlıyor, serviste bol şerbetli şöbiyet dağıtılıyor, şöbiyetten içi iyice bayılınca “su su” diye inliyor ve bu sefer kişiye bal içiriliyor.
Van’dan çıktıktan 100 km sonra kişi buna dayanamayıp bülbül gibi konuşuyor ve itiraflar başlıyor…
2. Soğuk pantalon:
Yine kışın ya da soğuk bir bölgede uygulanacak tekniklere örnek teşkil edecek bir metod. Öncelikle kişi kışın en soğuk ve en ıslak geçtiği bölgelerden birinde ağırlanacak, İstanbul’da Adalar ya da Şile – Riva olabilir. Kalorifersiz sadece elektrikli battaniye ile ısıtılan ortamda bir gece geçirmesi, soğuk, nemli bir odada ağır yün yorgan ile yün battaniye arasında uyuması sağlanacak…Daha sonra kişi uyurken aniden odada bırakılmış ve hafif nemli ve soğuk olan kotu giydirilecek.
Henüz kot dizlere çıkmadan dili çözülen çok itirafçı olması metodun
başarısının güvencesidir.
3. Tunus yemekleri:
İşkence bütçenize bağlı olarak, bu gerek lokal gerekse seyahat ile çeşitli yörelerimizde bizzat uygulanabilir. Kişi bu bölgelerde, ya da bu bölgelerden anneler tarafından ağırlanacak; Gaziantep, Adana, Antakya, Ordu, İzmir, Bursa gibi. Kişi burada yemeklerin en lezzetlisini, en güzelini yiyecek…Lezzete ve çeşite alışacak. Ayrıca uzun süren ısrar ve “sen doymamışsındır…” gizli telkinleri ile kişi eskisinin en az 4 misli yiyerek doyacak şekil ve hacme getirilecek. Bu süre zarfında kişi; içinde sarımsaklı, halis zeytinyağlı ve bol baharat olmayan yiyeceklerden tad almayacak, en az 12 çeşit yemek ile doymayacak kıvama getirilecek…Daha sonra aynı kişi aç bırakılıp Tunus’a salınacak.
Bu zalim metod sonunda çoğu kişinin bir tas tarhana çorbası için bile çete arkadaşlarının adının verdiği gözlenmiştir.
4. İstanbul İşleri:
Bazı metodlar var ki tüylerinizi diken diken edebilir, bunu yapanlar insan olamaz diyebilirsiniz. Ama bilginin değeri ve elinizdeki kişinin dirayeti sizi buna sürükleyebilir. Dördüncü ve altıncı metodları yazarken benim bile kendimle vicdani muhasebem oldu ama sonuçta bir hizmet veriyorum ve bunun bilinci ile hareket ettim.
Kişinin ayda 5 kere falan kullandığı ev telefonuna 1200 TL’lik bir fatura gönderilir. Öncelikle çağrı merkezini arayan kişiye; “Arayan 3. Kişi” olduğunun inandırılıp, 45 dakika kadar aynı 20 saniyelik mekanik melodi dinletilir. Tam bağlanmışken hattan düşürülen kişi, verdiği tepkiye göre bir kaç kere bunu yaşar. Daha sonra konuştuğu kişi inatla konuyu anlamaz ve adını yanlış söyler. Kişi, daha sonra yetkili olarak ilk konuşulan personele döndürülmek sureti ile, 12 ayrı kişiye aktarılıp, konuyu tekrar tekrar anlattırılır. Sonuçta kişinin haklı olduğuna inanılır ve parasını geri alabileceği söylenir. Bunun için sabah saat 9’da eğer Anadolu tarafında ise Bahçeşehir, eğer Avrupa tarafında ise Pendik’deki Türk Telekom’a randevu verilir. Kişi ne kadar erken gelse de mutlaka kendinden önce sırada olan 30 küsür kişi olması sağlanır. Kişinin işlemi yapılmadan önce mutlaka eleman değişikliği olur, yeni gelen bayan elemanın doğum sancıları tutar, o gönderilir, daha sonra gelen personel stajerdir ve hayatında ilk defa bilgisayar görmektedir. Sonunda tam işler çözülürken bilgisayarlarda ya da tercihan “sistem”de mutlaka 20 dk. lık aralıklara bir problem olur. Daha sonra kişi parasını almak istiyorsa alması gereken makbuzu almak üzere, bulunduğu yakanın tam ters yakasındaki Ziraat Bankası’nın en meşgül şubesine gönderilir. Şube’de aynı gün emekli maaş farklarının verilmesi sağlanmalıdır. Daha sonra buradan bir makbuz alan kişi en yakın Türk Telekom bayi’ne bu parayı alması için gönderilir ve bu tesadüfen bankadan yürüme mesafesindedir. Bir anlık sevinci yaşayan kişiye, Türk Telekom bayi’ne geldiğinde makbuzdaki müşteri numarasının yanlış olduğu, bu makbuzla ancak aynı gün işlem yapılabilineceği ve makbuzdaki numarayı değiştirmek için tekrar Türk Telekom’a gitmesi gerektiği söylenir. Aynı turu bir kere daha atan kişi tam bayiye ulaşmak üzereyken bu sefer bayi kapanır.
Bayinin kapısında sadece 20 lira için bile ağlayarak itirafta bulunan kişiler olmuştur.
5. Fitness:
Kişi iyi bir maaşla iyi bir işe sokulur. İlk gün ofiste hafif bir oryantasyon yapılır, ofis ortamı, kız/erkek elemanların güzelliği, ofisteki imkanlar ile kişinin buradan emekli olmak istemesi sağlanır. Gün içinde kişiye önce bilgisayardaki Lotus Notes sistemi, sonra geçmişe dönük 10 yıllık finans planları, şirketin yaptığı bütün işlerle ilgili bilgiler vs. verilip kişi beyin olarak hoşaf hale getirilir. Sonra şirketteki herkesi teker teker dolaşıp el sıkışması istenir. En son olarak da ondan önceki son derece dağınık bir zat olan çalışanın ofisini toplayıp kendine yer açması beklenir. Saatin 6 olmasını iple çeken kişi görür ki ofistekiler de bir hareket yoktur. Saat 7, 8, 9 artık takati tükenmekte, tam ofisten basıp çıkmaya karar veren kişi o esnada Genel Müdür ile karşılaşır. Son derece enerjik bir insan olan genel müdür, ve yanında kişinin yeni müdürü ve direktörü onu dışarıya onlarla birlikte olması için çağırırlar. Hayır diyemeyen kişi, kendini fitness salonunda emanet kıyafetler ile bulur, ilk defa Taibo dersine girer, arkasından hayatında ilk defa Squash oynar. Soyunma odasında ızdırap içinde kıvranırken, onu saunaya davet ederler. Saunanın, sıcak, kuru ve sessiz ortamında elemanımız beyin ve vücud hasarlarını onaracağını düşünürken yöneticiler parlak bir fikir ortaya atarlar; elemanımızın kaleci olduğu tek kale halı saha maç.
Çoğu kişinin saunada itirafta bulunduğu, kiminin ise kendini acındırmak için ağlamak istediği halde ağlacak kadar bile vücud sıvısı kalmadığı tespit edilmiştir.
6. Yıldız Tilbe:
Kişinin evi, varsa iş yeri, önceden izolasyon maddesi ile kaplanır. Televizyonunun sesi limitlenir, kişinin girdiği bütün ortamlarda JoyFM çalınması sağlanır. Kişinin böylelikle huzur ve sukunet içinde en az 1 ay geçirilmesi sağlanır. Kişi, alçak sesle konuşmaya, karıncaları duymaya, kendi iç sesini dinlemeye başlar. Bu esnada kişinin televizyonundaki her kanalda bir şekilde bale, modern dans, artistik patinaj gibi vücudun estetik, kontrollü ve disiplinli bir şekilde ahenkle hareket ettiği programları izlemesi sağlanır. Kişi görsel ve işitsel uyuma, hassasiyete alıştırılır. Kiminin yasadışı işlerden bu sürede elini eteğini çektiği bile gözlenmenmiştir. Kişi bu haleti ruhiyede iken, bir Ney dinletisi için Taksim’de küçük bir sahneye davet edilir. Ortamın konser öncesi sessiz olması sağlanır. Derken sahneye Yıldız Tible gelir ve salonun kapıları kilitlenir. Karşısında dans edip ard arda şarkılarını söyleyen Yıldız Tilbe’ye aynı anda kendi sesinden bir haber 100lerce liseli kız eşlik eder…
Çoğu kişinin kafasını kapılara vura vura istenilen bilgileri vermiş olduğu acı ama metod açısından sevindirici bir gerçektir.
7. Bedava günü:
Kişi, metrobüs’e bindirilip ufak ve kasıtlı bir manevra ile sakatlandırılır. Bel fıtığı teşhisi konulan kişinin en az 2 ay yerde hareketsiz yatması ve bu süre zarfında kaslarının zayıflaması sağlanır. Ayakta neredeyse zor durur hale getirilen kişi, daha sonra herhangi bir sebeple, örnek; evde yiyecek birşey kalmaması, herşeyin üstüne bol gelmesi vs. gibi bir sebeple, Dudullu, Ümraniye, Sultanbeyli gibi bir yerdeki markete gönderilir. Markete girdiği an camlara “ŞOK ŞOK ŞOK BEDAVA” yazıları asılır. Kişi, arkasını döndüğü anda sel gibi gelen insan kalabalığını görür. İnsanlar tabi ki onu görmezler ve üzerinden geçerler, koridorlara ve sepetlere dalan kalabalığın arasında sürünerek kaçan kişi en yakın kasaya yanaşır ve kurtulmaya çalışır.
Kasada kişi ikinci bir kampanya ile tehdit edilebildiği ve her türlü bilgi alınabildiği gibi bilgi karşılığında fatura da verilebilmektedir.
8. Ağır Abi’den Karamazov Kardeşler:
Bu teknik özellikle tez canlı, bir gün içinde birden fazla iş yapmaya alışmış kişiler için uygundur, ama bir ön hazırlık ile herkese uygulanabilir. Bu durumda şöyle bir ön hazırlığa ihtiyaç vardır: Kişi evli ya da bekar karşı konulmaz cazibede bir bayanla karşılaştırılır. (Bayansa bu karşı konulmaz akıl, espri gücü, şevkat, maddi varlık ve cazibede olmalıdır ki, bu metodun bayanlarda uygulanması bu tip bir erkek bulmada ki zorluktan dolayı oldukça meşakkatlidir.)
Bu kişinin karşısındaki potansiyel sevgili; oldukça tez canlı, kişinin kanını kaynatan, mutlu eden, yaşama sevinci veren ve birlikte olma umudu, bu umut ile birlikte, beraber olunca cenneti bulma hayali yaşatan biri olmalıdır. Beraber geçirilen bir ila, kişinin verdiği bilgi, konuşmadaki zorluk derecesine bağlı olarak üç kusursuz mutlu aydan sonra, sevgili kişiyi evine o mutlu anı yaşamak üzere çağırır… Koşarak, hatta uçarak o eve giden kişi, sevgilisini çok seksi bir kıyafet içinde bulur…Tam umudun gerçeğe neredeyse dönüşeceği anda kapı çalınır ve sevgilinin babası/abisi/annesi/ablası gelir. Elinde ağır bir cilt roman vardır. Sakin ve ağır bir insan olan bu otorite figürü “siz gençlerle bir şey paylaşıp gideceğim” der. Elindeki romanı açar ve ağır ağır, her bir cümleye basarak, her bir anlam üzerinde durarak, her iki satırda bir öksürerek Karamazov Kardeşleri okumaya başlar. Umudun ve heyecanın, üstelik 1 ila 3 aydır yaşadığı yüksek tempo ve yüksek yaşama sevincinin tez canlı bir insana dönüştürdüğü kişi bu zulme dayanamaz ve otorite figürünün bir an önce gitmesi karşılığında herşeyi yapabilecek kıvama gelir.
Bu metod aynı zamanda camdan atmalar için de uygundur, kullanılabilir. Fakat akılda bulundurulması gereken, zaman içinde bir kaç da otoriter figür; baba/anne/abi/abla zaiyatı verildiğidir.
9. Ugg:
Para ile satın alınamaz kişiler için geçerli olan, son derece etkili bir o kadar da basit bir metoddur. Özellikle mafya babalarının oğulları ya da andrapoza girmiş mafya personeli üzerinde etkisi vardır.
Tek yapılması gereken kişiden 20 ila 25 yaş küçük IQ’sünün oldukça düşük olduğu tescillenmiş bir bayanla çete üyesinin eşleştirimesidir. Süreç kendiliğinden işleyecek, sürece sadece tek bir noktada yapılacak müdahale ile çete üyesi/lideri etkisiz hale getirilecektir.
Kendinden 20 yaş küçük ortalama 20 ila 25 yaşlarında kızla gezen mafya babasının, sevgilisi ile birlikte İstinye Park’da alışverişe çıkması sağlanır (ki süreç içinde bu son derece yüksek bir ihtimaldir) Girilen tek bir mağazadaki üç adet ürüne toplam 15 000 YTL’lik bir fatura çıktığını ve üç ürünü toplasan bir Amerikan servis kadar kumaş harcanmadığını gören mayfa lideri/üyesi o anda panik atak geçirir. Panik atağı önlemek için etrafta duran personelimiz, ataklık ile genç kızımızın, yazın 40 derecesi ve kışın ortalama merkan sıcaklığı 30 derece olan alışveriş merkezlerinde hiç çıkarmadan giydiği Ugg botlarını kese kağıdı gibi kullanması için Mafya babası/lideri/üyesi kişiye verir. O noktada kendinden geçen kişi sürüklenerek alınır ve sayıklamaları kaydedilir. Kişi doğal ortamına hiç bir süphe yaşamadan salınır.
Gördüğünüz gibi oldukça etkili bir metoddur.
10.Plaza geçişi:
Kurumsal ortamlara pek alışkın olmayan kişiler üzerinde zehirleyici etkisi olan bir yöntem olan plaza geçişi, en az 10 yıldır 10 000lerce kurumsal çalışan üzerinde denemiş ve mükemmelliğe ulaştırılmıştır.
Kişiyi provoke edecek bir telefon konuşması yapılır. Kişi arayan kişiyi bulur, arama bir plazadan yapılmıştır. Önce telefonu geri arar ve arayan kişinin sekreteri çıkar. “Nereden arıyorsunuz? Neden arıyorsunuz? O sizi tanıyor mu? Konu neydi? Not almamı ister misiniz?…” vs. gibi bir konuşmadan sonra arayana ulaşamayınca, kişi o sinirle plazaya gitmeye karar verir. Plaza girişinde önce X rayden geçmesi istenir, sürekli bip sesi çıkaran kapıdan dolayı kişi kemer, saat, kol düğmesi, dişinin dolgusunu falan çıkarmak zorunda kalır. Daha sonra resepsiyona gelen kişi, yine “kiminle görüşecektiniz? Hangi firma? Sizin geleceğinizden haber var mıydı?” vs. sorularına maruz kalır. Daha sonra plaza geçiş kimliği alan kişi elindeki kimliğin önce asansörün bulunduğu bölge, daha sonra asansörden inince firmanın kapısının, daha sonra gitmesi gereken bölümün kapısını açmaması nedeni ile defalarca yıldırılır. Yine de içinde iki çift laf etme güdüsü ile ilerleyen kişi toplantı odalarından birine alınır ve orada bezmesi için bekletilir. Her kapı açılışında yeniden gücünü topladığı, halde önce görüşmek istediği kişinin “biraz gecikeceğini” söyleyen sekreter, sonra ne içmek istediğini soran çaycı, daha sonra da görüşmek istediği kişinin “çok önemli” bir başka toplantıya “ne yazık ki katılması gerektiği” için görüşmeye gelen ve ağzından her çıkanı elindeki deftere yazmaya istekli ama anlamaya isteksiz genç parlak delikanlı kapıdan girer. Sonunda güçü tükenmiş, hevesi kalmamış kişi o an “lanet olsun” diye herhangi bir konuda konuşturulma kıvamına gelir.
Bu metod kurumsal iş ortamında sırların açığa çıkması için yıllardır kullanılan kadim bir sırdır. Çalışma ve gayretlerimiz sonucunda bu geleneği modern metodlarımız arasında başarı ile taşıyıp özellikle bilgisayar kullanmayan, kurumsal ortamlarda bulunmayan, plazalara girmemiş geleneksel suçlular üzerinde denemiş verime ulaşmış durumdayız.
Plaza girişlerindeki aramalar, sütten çıkmış ak kaşık kişileri bile kendinden şüpheye düşürecek; sessiz ve mekanik ortamlarda uzun süre yalnız bırakılma kişide kendi kendine başlattığı bir iç hesaplaşmaya neden olacak, sahte bir dinlenme hissi ise kişide üstesinden zor gelinecek bir aşağlık duygusu yaşatacaktır. Bütün bunların sunucu kişi ilgili ilgisiz her konu hakkında iki şekerli ve sütlü neskafe karşılığı konuşacaktır.
Hepinize kolay gelsin!
Sevgiler
Melda
(Aklınıza gelen başka şahane metodlar için siz de yazınız)
Leave a reply