Istanbul

ben yazdım oldu!
Hayat, çoluk - çocuk, iliskiler ve genel olarak durumlar
İstanbul Kredi Kartlarımın Altında
M’den bir tekerleme...
Yedi yıl bitti geldim bu şehire,
Çalışmak üzere hevesle
Kırıldım, döküldüm, hırpalandım...
Kariyer denilen bu harpte!
Bilmezdim başka yeri önceleri,
Bir Kadıköy bir Kışlaönü,
İki minibüs bir vapur gidiş
İki minibüs bir vapur dönüşü.
Çalıştım, soluk almadım,
Boş zamanım olsa zaten napardım,
Dostum yok ki bu şehirde,
Dost bulunur mu bu şehirde?
İstanbul bir hain kadın!
Oynadı hislerimle,
Dedi bana: Mutlu olmak istiyorsan,
Para ve çevre lazım bu şehirde.
İnanmadım dediklerine,
Bu pırlanta ve Louis Vuiton denizinde,
Sandım burası benim küçük şehrim,
İstersem dost bulurum yine.
İstanbul Hanım haklıydı tabi,
Sonuçta kaçın kurası kendisi!
Oldum en iyi dostu kendimin,
Ben, evim, arabam ve kedim.
Derken birgün keşfettim takside,
Yanlış bir adres verdiğimde,
Nişantaşı denilen semti,
Kıyafetleri ve kafeleri...
İşte o an dedim kendime,
En azından var bir mahalle,
Küçük ama dolu,
Unuturum yalnız olduğumu.
O zaman anladım niye,
Dostu yok kimsenin kolunda
Bir sürü paket, torba diye.
Yeni dostum kredi kartı,
Akmerkez, Etiler, Nişantaşı...
Kimin umurunda çevre,
Paran varsa cebinde!
Hayatta olmazdı işim,
Ne marka, ne para, ne isim.
Kitap, kahve, sinema bileti,
Çay, simit, sokak kedisi.
Dönüştü bu taşralı kalp buna,
Gösterişli reklam dünyasında,
Şöhret ve gösteriş meraklısına!
Çünkü başka türlü yoksun,
Şehirde bir kayıp ruhsun.
İşte böylelikle yaptırdım röfle,
Sarışınsan ezilmezsin şehirde!
Beze kendini marka ile,
Ve sakın gülümseme!
Oldum işte bir İstanbullu ben de!
Kalbim ağladı her gece,
Sen ne yaptın kendine,
Bu mudur ödediğin bedel
Çalışmak için büyük bir şirkette.
Bir Pazar gittim bruncha
Fenerbahçe Divan’a
İçerken Cappucinomu,
Bakakaldım etrafa...
Yok yok olmayacak,
Bu yok ki senin özünde,
Ne yetiştirilişinde, ne eğitiminde,
Taşlarlar seni görseler ODTÜ’de.
Şekerim sen sen ol yine de,
Neme lazım herkese,
Söz verdim o an kendi kendime,
Sen iyi ol utansın İstanbul diye.
Gittim ertesi gün işime,
Yüzümde içten bir gülümseme,
Nezaket ve iyi niyetle davrandım herkese.
Ama sonuç pek kötü,
Herkes isterken kahve,
Bana gelice,surat yapar hademe.
Bilgimi paylaştım ofiste,
Ama kuyum kazıldı sinsice,
En güvendiğim yardımcım bile,
Dolap çevirdi gizlice.
Çok çalışmak kazandırır,
Erken kalkan yol alır,
Sen iyi ol herkese...
Mahvettin beni be anne!
Herkes terfi ederken ofiste,
Ben kalsam da çalışıp gecelere,
Elimde yok ki silahım,
Ne entrika, ne akraba!
Nasıl çıkayım yükseklere.
Böylelikle öğrendim,
Bir kaderdir kariyerin,
Olma doğru, dürüst ve çalışkan,
Eğri görünürü yanında duran!
Bu nasihattır gözümü açan.
İş sadece bir hobidir,
Para kazandıran.
Ve yapabiliyorsa o işi,
Senden başka birisi,
Sen niye yorasın ki kendini!
Şimdi 9-6 çalışıyorum,
Problemlere takılmıyorum,
Kimseye yardım etmem,
Çünkü düşman kazanmak istemem.
Yedi yıl bitti geldim bu şehire,
Üç dostum oldu, bin kişide,
Ve büyük katkım oldu Turkcell’e
Terfi derseniz ne oldu,
Platin kartım oldu!
Ve işte hikayenin sonu...