Istanbul

ben yazdım oldu!
Hayat, çoluk - çocuk, iliskiler ve genel olarak durumlar
GERÇEK EVLİLİK SÖZLEŞMESİ
Ataşehir Eyüp arası günlük yolculuklarım bir dervişin kendini yollara vurup gerçeği bulması gibi bir etki yapıyor bende. O kadar uzun saatler boyunca tek başıma küçük bir alanda kalıyorum ki çile çekmek ve yollara düşmeyi bir arada yaşıyorum.
Bundan artık şikayetçi olmamayı seçiyorum, çünkü bir nev’I “trafik bilgeliği” ni de getiriyor beraberinde.
Artık şuna inanıyorum ki; kişisel gelişim uzmanlarının uzun yol şoförlerinden çıkması gerekiyor. Çünkü onların bu kadar yol gidegide hayatın ve varoluşun bütün sırlarını çözmüş olması gerekir.
Ben kendi adıma biraz biraz, en azından kendi varoluşumu çözmeye ve kendimi anlamaya başladım. Anlamakla olmuyor kendimce çözümlemeler de getirmeye başladım. Ve tabi ki bunları da sizlerle paylaşmaya hazırım!
Hergün beni yollara vuran şey nedir?
Aşk mı?
Yok…
İş.
Hayattaki en temel motivasyonumuzun mutluluğu bulmak olduğunu düşünüyorken aslında yollarda hergün asık suratlı ve bezgin insanları görünce, parayı bulmak olduğunu söyleyebiliriz.
Almak ile olmak arasında gidip gelirken, almanın daha kolay bir aksiyon olduğunu kabul etmek lazım. Sonuçta alınca sahip oluyorsun, ama bir türlü olamıyorsun.
Farkında olmasak da aslında hala en güçlü motivasyon mutluluk.
Parayı bulunca, arabayı alınca, o evde oturunca, o barda içince mutlu olacağımıza inanmışız o kadar. Eh, buna da inandırılmak zorundayız, o havuç gözümüzün önünde olmasa hepimizin yollarda ne işi var?
Kapitalizimin o yüce havucu olan “sahip olmak durumu” bizi iyi kötü gerçek anlamda yola sokuyor.
Derindeki bir başka motivasyon da sevmek ve sevilmek. Herkes bunu istiyor, bunu arzuluyor, bunun peşinde koşuyor. Para bu kadar önemli olsa da neredeyse bütün şarkılar aşk için. Hala çözemediğimiz bi o var. Atomu parçalıyoruz, birleştiriyoruz ama kırık kalbi hala onaramıyoruz…Çok beter.
İşte, yollarda giderken kapitalizm ile aşkı birleştirmeyi düşündüm, naçizane.
İş hayatında bir işten ayrılsa işler tıkır tıkır gider.
Bir ihale açarsın ilgisiz firma katılmaz,
Büyük çoğunluk sözleşme hükümlerine uyar,
En dandirik işi bile yaptıracaksan iş işi yapacak firmanın referanslarına bakarsın,
En gerzek iş için alacağın eleman ile bile en az 3 kişi görüşür,
Performans değerlendirmesi yapılır ona göre iş akti uzar…falan filan.
Kurumsal firmalar mutlu mesut büyüyerek hayatlarına devam eder…
Ben de aşk hayatı için benzer bir model uygulamasına girmek istiyorum:
“Yaşam Ortağı” adı altında bir ilan vereceğim.
(Daha sonra adı Melda Yaşam Ortağı MYO olarak markalaşabilir)
Teknik şartname yazacağım:
· Performans kriterleri (ö-höö...)
· Kredi mektubu (A sınıfı bir bankadan alınmış)
· Referanslar (En az benzer 3 profilden derlenmiş)
· Teknik özellikler (tipi, eğitimi, ailesi, varlığı vs.)
· Bakım onarım ve yedek parça (sağlık raporu)
· Servis terminleri vs… (yani ne kadar süre yanımda yoksun, ben sana ihtiyaç duysam en kısa ne kadar sürede yanımda olabiliyorsun? Desteği nasıl alıyoruz, telefon mu? Chat mi? yoksa yerinde servis mi?)
Daha da zengileştirilebilir tabi ki bu. Hala üzerinde düşünüyorum…
Sonra bir ihale açmak istiyorum.
Bu kriterlere uyan arkadaşlar gelsinler.
Yaşatmayı vaad ettikleri hayatlar ile başvursunlar.
Tarafsız bir kurul bütün bu başvuruları değelendirsin.
Sonra “hayırlı olsun arkadaşım, ihale sana kaldı!” desinler.
Gelsin sözleşme…
Sözleşme şartları net ortaya koysun.
Her iki taraf sorumluluğunu bilsin.
Tek taraflı fesih olmasın.
İş aktine uymayanlara ceza işlesin.
Mücbir Sebepler dökülsün!!!!
Örnek: Kıvanç Tatlıtuğ beni beğendi ve benimle olmak istedi, kocamı terk ettim…
Bu coğrafyada daha mücbir bir sebep yok.
Erkek olmadığım için bilmiyorum, sizin mücbir sebebiniz nedir?
Ama koyun kardeşim, bilelim ona gore sözleşmeyi imzalayalım…
Yani;
Ben gençliğimi yaşayamadım, o nedenle 40 yaşımda azıp kudurabilirim ise, o zaman sözleşme falan olmaz…Ama baştan bilelim.
Çocuklar ile birlikte yeni addendumlar olmalı.
Yeni iş ve sorumluluk tarifi olmalı.
Sözleşmenin bitiş tarihi net ortaya konmalı ve otomatik uzatma olmamalı…
Sorumluluk maddelerine göre performans değerlendirmesi yapılmalı.
Hatalı taraf fesih maddeleri uyarınca gerekli ceza şartlarını yerine getirmeli, ve zarar tanzimi yapılmalı. Estetik cerrahi mi olur? Botox mu? Detoks mu? Bilemem…
Başarılı olan taraf, eğer sorumluluklarını yerine getirmişse, onu aşağı çeken iş ortağından kurtulup, daha fazla büyümek üzere halka arz olabilmeli.
Hatta tam sayfa reklam vererek, kendini allayıp pullayarak.
Yaptığı işleri tek tek sayarak…
Gelsin o zaman paralı yatırımcı. İşi büyütelim.
Valla bu sistem kurumsal hayatta tıkır tıkır işliyor. Kimse de şikayetçi değil.
Ama aşık olmak da ne?
Yani hangi aklı başında şirket sahibi, ya da çalışanı kapıdan içeri giren bir iş ortağına bakıp, herhangi bir geçmiş araştırması yapmadan, işi becerebileceği hakkında fikri olmadan, kredi geçmişini görmeden, sadece adamın gözleri güzel bakıyor diye bütün hayat yatırım birimini hem de münhasıren bir iş akti ile bağlar?
Kimse…
Yani sözüm bu ki. Madem para kazanmayı başarıyoruz ve madem almak da önemli o zaman bu model bir uygulama olsun.
Devlet kimseyi bütün bu belgeler olmadan evlendirmesin. (ki zaten artık evlilik dışında bir başka iş modeli olamayacak gibi görünüyor) Hatta bu iş ortaklığının henüz başında danışmanlar sürece dahil olsun, kalite belgesi alabilmek önemli olsun, bilimum eğitimler ve kamplar düzenlenerek çiftler birbirileri ile anlaşmayı, ortak iş yapmayı, sorumluluk almayı, takım çalışmasını öğrensin…
Sevgili devlet büyükleri, sizlere sesleniyorum. Nasılsa herşeye siz (sen mi demeliydim?) karar veriyorsunuz. Yapın bi güzellik! Sonra sözleşme maddesinin performans bölümüne eklersiniz:
“ En az 3(üç) çocuk çiftlerin iş akti süresince her iki tarafın da eşit katkısı ile bu ortaklığın çıktısı olarak beklenmektedir. 3(üç) çocuğu ortaya çıkarmayı beceremeyen çiftler beher üretilemeyen çocuk başına 50.000 (elli bin) TL “çocuk yapmadık, çünkü istemedik” cezasını öder. Çocuk yapma konusunda teknik şartları yerine getiremeyen çiftlerden alıncak olan belgeler, Sağlık Bakan’lığı onayından sonra ilgili vergi dairesine iletilmek üzere sözleşme ile birlikte sunulmak zorundadır.”